Anasayfa

Yeşil enerji geçişi adaleti garantileyemiyor

Tarihsel CO2 salımlarına asgari düzeyde katkıda bulunmuş Afrika ülkeleri için, krizin ahlaki aciliyeti daha keskin. Yeşil enerjiye küresel geçiş için gerekli olan büyük mineral yatakları, Afrika bölgesinin geniş topraklarında ve sularında bulunuyor. Bunlar ortak zenginlik ve refahın kaynakları olabilse de, topraklarında ve sularında sömürgeci kaynak çıkarımının hakim modelleri, kökleri kazınmadıkça ve daha kapsayıcı ve sürdürülebilir alternatiflerle değiştirilmedikçe adalet talepleri karşılanmamakta.

4 Dakikalık Okuma
|
Net Sıfır ve Karbonsuzlaştırma
İnsan Hakları ve İş Gücü

Ecojesuit’in paylaştığı, Afrika Cizvit Adalet ve Ekoloji Ağı’nda (Jesuit Justice and Ecology Network Africa- JENA) Gıda ve İklim Adaleti Araştırma ve Politika Analisti olan Bryan Galligan SJ tarafından yazılan “Afrika için adil bir geçiş: İklim değişikliğini azaltmak için madencilik” isimli yazıda yeşil enerji geçişinin her zaman adil olmadığınıhatırlatıyor. Özellikle tarihsel CO2 salımlarına asgari düzeyde katkıda bulunmuş Afrika ülkeleri için, krizin ahlaki aciliyeti daha keskin. Yeşil enerjiye küresel geçiş için gerekli olan büyük mineral yatakları, Afrika bölgesinin geniş topraklarında ve sularında bulunuyor. Bunlar ortak zenginlik ve refahın kaynakları olabilse de, "topraklarında ve sularında sömürgeci kaynak çıkarımının hakim modelleri, kökleri kazınmadıkça ve daha kapsayıcı ve sürdürülebilir alternatiflerle değiştirilmedikçe adalet taleplerikarşılanmamakta."

İklim değişikliğinin en kötü etkilerinden kaçınmak için hükümetler ve şirketler, mümkün olan en kısa sürede fosil yakıta dayalı enerji kaynaklarından iddialı bir geçiş yapmalı. “Adil” bir geçiş, yalnızca sera gazı salımlarını azaltmakla kalmayıp; istihdam yaratacak, ekonomik dışlanmayı en aza indirecek ve ortak refah için temel sağlayacaktır.

Adil bir geçiş fikri, politika tartışmalarında önemli bir rol oynamaya devam ederken, bu konuşmalar, Küresel Kuzey'deki yeni teknolojiler ile geniş ölçeklere yayılan yeşil enerji geçişinin, Küresel Güney'den muazzam maden kaynakları gerektireceği gerçeğini büyük ölçüde göz ardı etti.

Madencilik her zamanki gibi iş yaklaşımı kullanılarak ölçeklendirilirse, maden üretimindeki bu olası artışın beraberinde büyük ölçekte bir sosyal ve ekolojik yıkım getirmesi muhtemeldir. Madencilikte adalet olmadan iklim adaleti ve özellikle adil bir geçiş sağlanamaz.

Birleşmiş Milletler (BM) Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (Intergovernmental Panel on Climate Change- IPCC), kıtanın biyolojik çeşitlilik kaybı, su kıtlığı, azalan gıda üretimi, can kaybı ve azalan ekonomik büyüme dahil olmak üzere antropojenik iklim değişikliğine atfedilebilen yaygın kayıp ve hasara zaten maruz kaldığını bildiriyor. (Bkz. Afrika bölümü İklim Değişikliği 2022: Etkiler, Uyum ve Hassasiyet – Çalışma Grubu II'nin IPCC'nin Altıncı Değerlendirme Raporuna Katkısı)

Afrika ülkelerinin tarihsel CO2 salımlarının yalnızca yaklaşık %3'üne katkıda bulunduğu gerçeği, bu krize ahlaki bir aciliyet katıyor: Afrika, iklim değişikliğine neden olmak için çok az şey yaptı, ancak buna karşı oldukça savunmasız. Bu nedenle, sera gazı salımlarını derhal azaltmak, zengin ve yüksek salımlara sahip ülkelerin görevidir. Paris'in uzun vadeli iklim ısınmasını 1,5°C ile sınırlandırma hedefine ulaşmak hala mümkün, ancak her ölçekte acil ve iddialı eylem olması şart. (Bkz. Teknik Özet bölümü İklim Değişikliği 2022: İklim Değişikliğinin Azaltılması – Çalışma Grubu III'ün IPCC Altıncı Değerlendirme Raporuna Katkısı)

Yeşil enerjiye küresel bir geçiş, grafit, lityum ve kobalt gibi büyük miktarlarda mineral gerektiriyor ve bunların büyük bir kısmı Afrika ülkelerinde ve potansiyel olarak Afrika kıyılarına bitişik sularda yer alıyor.

Örneğin Demokratik Kongo Cumhuriyeti, dünyadaki kobalt üretiminin %70'inden fazlasından sorumlu ve küresel rezervlerin neredeyse yarısına ev sahipliği yapmakta. Önemli kobalt yataklarının diğer bir kısmı da Zambiya sınırında bulunuyor. Zimbabve’de lityum üretimi 2020 ile 2021 arasında neredeyse üç katına çıkarak bir yıl içinde 417’den 1.200 metrik tona yükseldi. Önemli lityum kaynaklarına sahip diğer Afrika ülkeleri arasında D.R. Kongo (3 milyon ton), Mali (700.000 ton), Gana (130.000 ton) ve Namibya (50.000 ton) yer alıyor.

Afrika ayrıca grafit üretiminde giderek daha önemli bir rol oynuyor: 2021'de Madagaskar, Kuzey Mozambik, Namibya ve Güney-orta Tanzanya'da büyük grafit yatakları geliştiriliyordu. Atlantik ve Hint okyanusu havzalarında, genellikle tanımlanmış karasal rezervlerden çok daha büyük olan önemli maden yatakları da mevcut. 17 minerali analiz eden bir Dünya Bankası raporu, ısınmayı 2°C ile sınırlayacak yetersiz bir enerji geçişinin bile mevcut mineral talebinin yüzyılın ortasına kadar muhtemelen dört katına çıkmasına neden olacağını ortaya koydu.

Uluslararası Deniz Yatağı Otoritesi, hiçbiri Afrika devletleri veya şirketlerinin elinde olmayan, Afrika kıyı şeridine bitişik sularda yer alanlar dadahil olmak üzere, derin deniz madenciliği için 31 sondaj sözleşmesi imzaladı. Sivil toplumun ihtiyati bir moratoryum uygulanması yönündeki çabaları başarıya ulaşmazsa, derin denizlerde ticari madencilik Temmuz 2023'te başlayacak.

Mevcut kaynak çıkarma modelleri kökünden sökülüp yerine daha kapsayıcı ve sürdürülebilir alternatifler getirilmedikçe, yeşil enerjiye küresel geçiş adalet taleplerini karşılamayacaktır.

Afrika'nın zengin doğal kaynakları, paylaşılan zenginlik ve refahın kaynağı olması gerekirken, kolonyal kaynak çıkarma modelleri devam ediyor ve bu da kaynak açısından zengin birçok ülkede insan hakları ihlallerine, ekolojik bozulmaya ve kötü yönetişime neden oluyor. Bu modellerin ölçeğini büyütmek, karbonsuzlaşan bir ekonomide artan malzeme talebini karşılamanın feci bir yolu olacaktır. Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki geleneksel kobalt madenciliğiyle ilgili bir Uluslararası Af Örgütü raporu, çok uluslu şirketler ve yozlaşmış hükümet yetkililerinin sebep olduğu çocuk işçiliği, tehlikeli çalışma koşulları ve fiziksel güvensizlik gibi insan hakları ihlalleri tespit etti.

Öte yandan, bazı bölgelerde, madencilikle ilgili faaliyetler su ve toprak kaynaklarını kirlettiği için, mahsuller artık yetişmiyor ve insanları mevcut tek tarım dışı işe, yani madenlerde günlük işçiliğe zorluyor.

Kötü yönetilen madencilik operasyonlarının yerel ekosistemler ve geçim kaynakları üzerindeki doğrudan etkilerine ek olarak, plansız göç ve kentleşmeyle birlikte ağaç kesimi, hidrokarbon ve koruma tahsisatlarıyla çatışmalar yoluyla çok daha yaygın etkileri olabilir. Dünya Bankası'nın bir raporuna göre, dünyanın en büyük ikinci tropik ormanına ev sahipliği yapan Kongo Havzası'nda bu senaryo büyük ölçekli ormansızlaşma ve orman tahribatı potansiyeli taşıyor.

Endüstriyel madenciliğin genişlemesinin neden olduğu ormansızlaşma ve bozulmadaki artış, iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik ve geçim kaynakları için felaket olacaktır. Gelişmekte olan derin deniz madenciliği endüstrisi de benzer sorunlara yol açıyor. Bilim ve koruma topluluklarındaki pek çok kişi, derin denizlerde büyük ölçekli madenciliğin bu hassas habitatlar için özelleşmiş organizmaların yaygın bir şekilde yok olmasına yol açacağından ve bunun aynı zamanda yaşam için çok önemli olan okyanus besin ağlarına da zarar verebileceğinden korkmakta. Bu nedenle Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nin (The International Union for Conservation of Nature, IUCN) Dünya Koruma Kongresi, 2021 toplantısında tüm üye devletleri faaliyetle ilgili ihtiyati bir moratoryumu desteklemeye çağıran bir önergeyi kabul etti.

Maden tedarik zincirlerinin neden olduğu sosyal ve çevresel yıkımı belgeleyerek, ülkeleri ve şirketleri uluslararası etik ihlallerden sorumlu tutarak ve Küresel Güney'de sürdürülebilir kalkınmayı, iklim direncini ve paylaşılan refahı destekleyerek Paris Anlaşması'nın hedeflerine ulaşan yeşil enerjiye adil bir geçiş savunulmalıdır.

S360'ta ortak değer yaratmayı odağımıza alarak günümüzün en önemli sürdürülebilirlik problemleri üzerine stratejik öneriler geliştiriyor, böylece kârı amaçla birleştiriyoruz.

Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr

İlginizi çekebilecek diğer makaleler

3 Dakikalık Okuma
July 26, 2024

Veriler, geçtiğimiz 12 aylık dönemde sıcaklıkların sanayi öncesi dönem ortalamasının 1,5 derece üzerinde olduğunu gösteriyor

4 Dakikalık Okuma
July 26, 2024

Dünya Mülteciler Günü: Yenilikçi yaklaşımlar sürdürülebilir geçim kaynaklarının inşasına nasıl yardımcı olabilir?

2 Dakikalık Okuma
July 26, 2024

Kuşaklar arası liderlik iş dünyasını ve toplumu güçlendirebilir