Anasayfa

Kuşaklar arası liderlik iş dünyasını ve toplumu güçlendirebilir

İş dünyasının ve politika kurumlarının karşılaştığı en önemli zorluklardan biri, acil krizleri ve uzun vadeli zorlukları aynı anda ele alma kabiliyetimizi artırmak. Bunun için de genç nesillerin stratejik yön belirleme ve karar alma süreçlerine anlamlı bir şekilde dahil edilmesi gerekiyor. Henüz bunu başarmaktan uzak olsak da Eylül ayında New York’ta düzenlenecek olan BM Gelecek Zirvesi bir umut vaat ediyor.

2 Dakikalık Okuma
|
İnsan Hakları ve İş Gücü

İklim krizi, ekosistemin kopuşu ve benzeri uzun dönemli ve sistemik risklerin tehdidine rağmen karar alıcı mekanizmaları çoğunlukla kısa dönemli ve acil krizler yönlendiriyor. Hem uzun hem de kısa vadeyi bir araya getirecek bir karar mekanizması için oluşturulacak yapılarda genç nesillerin de dahil edildiği kuşaklar arası ortak liderlik modelleri önem kazanıyor.

Dünya Ekonomik Forumu'nun (World Economic Forum - WEF) 2024 Küresel Risk Raporu, birbiriyle kesişen birçok krizin damgasını vurduğu bir dönemde yaşadığımızı vurguluyor. Aşırı hava olayları, yapay zekâ kullanılarak yaratılan dezenformasyon ve toplumsal kutuplaşma içinde bulunduğumuz zamana damgasını vuran risklerin başında geliyor. Rapor aynı zamanda, bundan on yıl sonraki en ciddi riskleri vurgulayarak daha uzun vadeli zaman dilimleri için öngörülerde bulunmaya ve bunlar doğrultusunda şu an harekete geçmeye olan ihtiyacın aciliyetini ortaya koyuyor. Bu konuda dünya sistemlerindeki kritik değişikliklerin, biyolojik çeşitlilik kaybının ve ekosistem çöküşünün yanı sıra doğal kaynak kıtlığı gibi çevresel tehditler de öne çıkıyor.

Tüm bu krizler ve tehditler işletmeler ve politika kurumları için önemli bir zorluğun; uzun vadede, insanlara ve gezegene hizmet eden yenileyici bir ekonomiye geçişi sürdürmeyle eş zamanlı olarak acil krizlerle yüzleşme becerimizi artırmak olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarında belirlenen hedefler ile bunların uygulanma durumu arasındaki mevcut uçurum, bu iki yaklaşımı bir araya getirmenin ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Çünkü çoğu zaman, acil zorluklara ve ihtiyaçlara odaklanmak, anlamlı ve sistemik bir değişim için duyduğumuz endişenin önüne geçiyor.

Mevcut liderlik yapıları daha genç nesilleri dışlıyor

Kısa ve uzun vadeyi dengelemek teknik yeniliklerden daha fazlasını gerektiriyor. Kurumlara yön veren inançlarda, zihinsel modellerde ve ilişkilerde de bir değişime ihtiyacımız var. Bu değişimin kilit bir boyutu, stratejik yön belirleme ve karar alma süreçlerine farklı kuşakların perspektiflerinin ve seslerinin dâhil edilmesi. Genç nesiller, geleceklerini tehdit eden çevresel krizlerle ilgili konularda büyük söz hakkı sahibi olmalarına rağmen çoğunlukla, ortak geleceğimizi ileriye dönük olarak şekillendiren politikalara ve iş stratejilerine ilişkin karar alma süreçlerinde yer almıyorlar.

Fortune 500 ve S&P 500 şirketlerinde CEO'ların ortalama işe alınma yaşı son on yılda önemli ölçüde artarak 51'den 55'e yükselirken, yönetim kurulu üyelerinin ortalama yaşı 63. Uluslararası Parlamentolar Birliği'nin (International Parliamentary Union) 2023 yılında yayınlanan bir raporuna göre, dünyadaki milletvekillerinin sadece %2,8'i 30 yaş ve altındayken 40 yaş ve altında olanların oranı ise %18,8. Dünyanın en genç kıtası olan Afrika'da nüfusun ortanca yaşı 19,7 olmasına rağmen siyasi liderlerin ortanca yaşı 62.

Nürnberg Piyasa Kararları Enstitüsü (Nuremberg Institute for Market Decisions) ve St Gallen Sempozyumu tarafından 35 yaş altı politika yapıcılar, girişimciler ve araştırmacılarla yapılan küresel bir anket çalışması olan 2024 Yarının Liderlerinin Sesleri Raporu'na göre genç liderler, kendi sorumluluk alma istekleri ile eski nesillerin sorumluluk devretme konusundaki gönülsüzlükleri arasında büyük bir uyuşmazlık olduğunu görüyor ve bu hiç şaşırtıcı değil.

Kuşaklar arası liderliğin potansiyeli: Değişim için üç yol

St. Gallen Sempozyumu ve Roma Kulübü'nün (Club of Rome) ortak girişimi olan ve InTent tarafından desteklenen Yeni Kuşaklar Arası Sözleşme (New Generational Contract) kuşaklar arasındaki bu açığı kapatmayı amaçlıyor. Genç kuşakların liderliğe daha fazla katılımını sağlamanın etik ve stratejik bir zorunluluk olduğuna, farklı zaman ölçeklerine dair perspektifleri yeniden dengelemeye ve rejeneratif stratejilere geçmeye yardımcı olacağı söyleniyor. Kuşaklar arası liderlik için ortaya çıkan üç temel stratejiye dair kanıtlar bunun nedenini anlamamıza yardımcı olabilir.

Birincisi, liderleri öncelikle deneyimleri için seçmeye yönelik mevcut yaklaşım, gelecekteki ortamın geçmiştekine benzemesi bekleniyorsa mantıklı. Ancak, içinde bulunduğumuz çalkantılı dönemde, deneyimler hızla eskiyebilir ve geçmişteki başarıların temelini oluşturan varsayımlara ve paradigmalara hapsolma riskiyle birlikte gelir. Genç nesilleri sürece anlamlı bir şekilde dahil etmek, bu başarı tuzağından kurtulmamıza ve statükodaki değişimlerden kaçınma eğiliminin üstesinden gelmemize yardımcı olabilir. Örneğin araştırmalar, yaş açısından daha fazla çeşitliliğine sahip liderlik ekiplerinin, sürdürülebilir iş modeli inovasyonunu sağlamak için en iyi donanıma sahip olduğunu ortaya koyuyor. Bunun nedeni, bu ekiplerin mevcut bilgilerden yararlanarak öğrenme (exploitative learning) ile yeni ve zaman zaman riskli fikirlere yönelik keşifsel öğrenmeyi (explorative learning) birleştirerek hem geçmişi değerlendirebilmeyi ve hem de geleceğe dair öngörüde bulunabilmeyi mümkün kılmaları.

İkinci olarak, son yıllarda gençlerin öncülük ettiği iklim hareketi, genç nesillerin küresel düzeyde değişime yönelik kararlılığı artırmayı nasıl başardıklarının önemli bir örneği. Aynı şey örgütsel ve kurumsal düzeyde de gerçekleşebilir. Çok sayıda bulgu, şirket yönetim kurullarında yaş çeşitliliğinin daha fazla olmasıyla, kurumsal sosyal sorumluluk ve çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) konularında daha yüksek farkındalığın ve da fazla sonucun ilişkili olduğunu gösteriyor. Yakın zamanda Nature dergisinde yayınlanan bir çalışma da genç milletvekillerinin, ulusal parlamentoların gündemine anlamlı çevresel eylemler ve uzun vadeli perspektifler koyma olasılıklarının daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.

Üçüncü argümanımız ise merkezine güveni alıyor. Sürdürülebilir kolektif eylem için, kilit paydaşların güveni temel. Ne yazık ki, Edelman Güven Barometresi'nin (Edelman Trust Barometer) de gösterdiği gibi işletmelerin ve kamu kurumlarının iklim değişikliğini etkin bir şekilde ele almalarına dair kamuoyu güveni, özellikle gençler arasında azalmış durumda. Kuşaklar arası liderliğin artması bu noktada da, rejeneratif bir ekonomiye geçiş için kuruluşların ve politika kurumlarının, giderek artmakta olan kurumsal güven krizini ele almaları açısından gerekli olacak.

Rejeneratif bir geleceğe doğru birlikte ilerlemek

Kuşaklar arası liderlik henüz iyi tanımlanmış bir eylem alanı değil ve cesur deneyler gerektiriyor. Siyasi düzlemde, bazı hükümetler ve çok taraflı kurumlar gençlik parlamentoları veya danışma konseyleri oluşturmuş durumda. Ne yazık ki, yakın tarihli bir Birleşmiş Milletler (BM) Politika Özeti'nin de ortaya koyduğu gibi, bu tarz mekanizmalar “alınan kararlar üzerinde etki yaratmakta zorlanıyor.” Son yıllarda giderek artan sayıda işletme gölge kurullar ve tersine mentorluk girişimleri deniyor. Ancak, bu tür yapılar, özellikle üst düzey liderlik ekipleri ve yönetim kurullarından kopuk olduklarında boş kabuklara dönüşme riski taşırken, işletmelerin çevresel sorumluluğu ve etkisiyle ilgili endişeler nadiren gündeme getiriliyor.

Artık, genç nesillerin sadece “danışma” amaçlı rol aldığı yapılardansa ortak liderlikten bahsediliyor. 22-23 Eylül tarihlerinde New York'ta düzenlenecek olan BM Gelecek Zirvesi (UN Summit of the Future), bu konuda önemli bir katalizör olabilir. Zirve'de kabul edilecek olan 'Gelecek Paktı'nın bir bölümü 'Gençlik ve Gelecek Nesiller'e ayrılıyor ve genç nesillerin ulusal ve çok taraflı düzeylerde anlamlı katılımını geliştirmeyi amaçlıyor. Sistemik değişime acilen ihtiyaç duyulan bir dönemde, nesiller arası güçlerin birleştirilmesi, yenilenebilir bir gelecek için kurumsal stratejilerin ve kamu politikalarının yeniden tasarlanmasında güçlü bir kaldıraç görevi görebilir.

Bu içerik orijinal kaynaklardan çevrilmiştir. Kaynağa buradan ulaşabilirsiniz.

S360'ta ortak değer yaratmayı odağımıza alarak günümüzün en önemli sürdürülebilirlik problemleri üzerine stratejik öneriler geliştiriyor, böylece kârı amaçla birleştiriyoruz.

Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr

İlginizi çekebilecek diğer makaleler

4 Dakikalık Okuma
November 22, 2024

Yapay zekâ şirketlerinin “etik badana”larına kanmayın

3 Dakikalık Okuma
November 22, 2024

Küresel biyoçeşitlilik telafisi işe yaramıyor – Uzmanlar yerel çözümleri öneriyor

5 Dakikalık Okuma
October 11, 2024

Avrupa yeşil hidrojen vizyonunu nasıl daha güçlü bir şekilde hayata geçirebilir?