Anasayfa

IPCC’den kırmızı kodlu rapor

Raporun yayınlanan ilk bölümünde insan faaliyetlerinin iklim değişikliğine etkisi ve çevresel problemlerin ciddiyeti üzerinde duruluyor, önümüzdeki aylarda yayınlanması beklenen bir diğer bölümde ise bu etkileri engellemek için neler yapılabileceği üzerine odaklanılacak.

3 Dakikalık Okuma
|
Biyoçeşitlilik ve Ekosistemler
İklim Kaynaklı Riskler ve Fırsatlar
Net Sıfır ve Karbonsuzlaştırma

Orta Çin, Batı Avrupa ve ülkemizde yaşanan orman yangınları ve sel felaketleri de dahil olmak üzere yakın zamanda meydana gelen çok sayıda iklim felaketi, insanların dikkatini daha önce hiç olmadığı kadar iklim krizine odakladı. İklim değişikliğinin olumsuz etkileri hızla artış gösterirken geçtiğimiz haftalarda yayınlanan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (Intergovernmental Panel on Climate Change—IPCC) raporu, en azından kısa vadede iklim krizinin bazı etkilerinin artık geri döndürülemeyeceğini gösteriyor.  

Rapor, insan kaynaklı iklim değişikliğinin şimdiden dünyanın birçok bölgesinde ve atmosfer, okyanus, buzullar da dahil tüm sistemlerde hissedilmeye başlayan etkilerini eşi benzeri görülmemiş olarak yorumluyor. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres, raporu "insanlık için kırmızı kod” olarak değerlendiriyor. Ayrıca küresel ısınma seviyelerini sanayi öncesindeki gibi 1,5 derecede tutma hedefinin gerçekçi olmadığını, 1,5 derece sınırının yakın zamanda aşılacağını belirtiyor. Guterres, küresel ısınma seviyelerini bu sınırda tutmanın tek yolunun küresel ölçekte çabaları hızlandırmak ve radikal çözümlere gitmek olduğunu vurguluyor.  

66 ülkeden 234 bilim insanı tarafından hazırlanan rapor, insan etkisinin iklimi en az 2 bin yıldır görülmemiş bir oranda ısıttığının altını çiziyor. Raporda çok çarpıcı verilere yer veriliyor. 2019'da atmosferik CO2 konsantrasyonlarının 2 milyon yıldaki en yüksek seviyesine ulaştığını gösteren rapor, küresel yüzey sıcaklıklarının 1970’ten beri son 2000 yılda görülmemiş bir hızda arttığını belirtiyor. Son on yılda (2011-2020) kaydedilen sıcaklıklar, yaklaşık 6.500 yıl öncesinin yüzyıllık sıcak dönemlerini bile aşmış durumda. Küresel ortalama deniz seviyesi 1900'den bu yana, son 3.000 yılda olduğundan çok daha hızlı bir şekilde yükseliyor.  

Rapor, insan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı salımlarının 1850-1900 yılları arasında yaklaşık 1,1°C'lik ısınmadan sorumlu olduğunu gösteriyor ve önümüzdeki 20 yılda ortalama küresel sıcaklığın 1,5°C'ye ulaşması veya bu dereceyi aşması bekleniyor. IPCC uzmanları önümüzdeki on yıllarda CO2 ve diğer sera gazı emisyonlarında hızlı ve keskin düşüşler olmazsa, 2015 Paris Anlaşması'nın hedeflerine ulaşmanın mümkün olmayacağını ve 21. yüzyılda 2°C'lik küresel ısınmanın aşılacağı konusunda uyarıda bulunuyorlar.  

Yakın zamanda gerçekleştirilen bir araştırma da sera gazı salımlarındaki artışın yol açabileceği tehlikelerin ciddiyetini ortaya koyuyor. Piyasaların karbon kirliliğini nasıl fiyatlandırdığını etkileyebilecek yeni bir araştırmaya göre, sera gazı salımlarının neden olduğu artan sıcaklıklar nedeniyle Almanya'nınkine eşdeğer bir nüfus - 83 milyon kişi - 2100 yılına kadar hayatını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Gezegenin 2100 yılına kadar 4,1 santigrat derece ısınacağını öngören hesaplamalara göre, dünya atmosferine 2020’de yayılan her 4.434 ton karbon bu yüzyıl içerisinde bir kişinin ölümünden sorumlu olacak. Çalışma ayrıca, üç ortalama Amerikalının hayatı boyunca sebep olduğu hava kirliğinin bir kişinin ölümüne yol açacağını ortaya koyuyor.  

İnsan faaliyetlerinin iklim üzerine etkisi

IPCC raporunda sıcak hava dalgaları, şiddetli yağış, kuraklıklar gibi ekstrem hava olayları ile insan faaliyetleri arasındaki doğrudan ilişkinin daha da belirgin hale geldiği belirtiliyor. Rapor, doğal etkenlerin özellikle bölgesel düzeylerde ve kısa vadede insan kaynaklı değişiklikleri hafifletebileceğini ancak uzun vadeli küresel ısınma üzerinde çok az etkisi olacağını açıkça ortaya koyuyor.  

Uzmanlar, önümüzdeki on yıllarda iklim değişikliklerinin tüm bölgelerde artacağını tahmin ediyor. 1,5°C'lik küresel ısınma; artan sıcak hava dalgaları, daha uzun süreli sıcak mevsimler ve daha kısa süreli soğuk mevsimler anlamına geliyor. 2°C'lik küresel ısınmada ise, aşırı sıcaklıkların tarım ve sağlık için kritik tolerans eşiklerine ulaştırması bekleniyor. Fakat iklim değişikliğinin tek etkisi sıcaklıklardaki artışla sınırlı kalmayacak. Artan sıcaklıklar, su döngüsünü yoğunlaştıracağından birçok bölgede daha yoğun yağış, sel ve kuraklık yaşanacak. 21. yüzyıl boyunca deniz seviyesi sürekli yükselmeye devam edeceğinden kıyı bölgeleri daha sık ve şiddetli kıyı taşkınlarına ve kıyı erozyonuna maruz kalacak. Daha önce 100 yılda bir meydana gelen aşırı deniz seviyesi olaylarının, bu yüzyılın sonunda her yıl gerçekleşebileceği öngörülüyor. Rapor ayrıca, daha fazla ısınmanın mevsimsel kar örtüsü kaybını, buzulların ve buz tabakalarının erimesini ve yaz Arktik deniz buzunun kaybını artıracağını gösteriyor.  

Nasıl önlemler alınmalı?

IPCC uzmanları, iklim değişikliğini sınırlamak için hala zaman olduğunu söylüyor. İklimi stabilize etmek, sera gazı salımlarında güçlü, hızlı ve sürekli azalma ve net sıfır CO2 emisyonlarına ulaşılmasını gerektirecek. Başta metan olmak üzere diğer sera gazlarını ve hava kirleticilerini sınırlamak hem sağlık hem de iklim için fayda sağlayabilir. CO2 ve diğer sera gazlarının salımlarında güçlü ve sürekli azalmalar, hava kalitesini hızla iyileştirebilir ve 20 ila 30 yıl içinde küresel sıcaklıklar dengelenebilir. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) başkanı Peteri Taalas IPCC’nin raporunu yorumlarken, iklim adaptasyonuna dikkat etmek gerektiğini vurguluyor ve iklimdeki olumsuz eğilimlerin onlarca yıl ve bazı durumlarda binlerce yıl devam edeceğini hatırlatıyor. Uyum sağlamanın güçlü bir yolu olarak, erken uyarı, iklim ve su hizmetlerine yatırım yapılmasını öneriyor.  

Raporun yayınlanan ilk bölümünde insan faaliyetlerinin iklim değişikliğine etkisi ve çevresel problemlerin ciddiyeti üzerinde duruluyor, önümüzdeki aylarda yayınlanması beklenen bir diğer bölümde ise bu etkileri engellemek için neler yapılabileceği üzerine odaklanılacak.  

Rapordan sonra gözler kasım ayında Glasgow'da yapılacak COP26 iklim konferansı zirvesine çevrildi. Tüm ulusların -özellikle de gelişmiş G20 ekonomilerinin- net sıfır emisyonlu koalisyona katılmaları ve küresel ısınmayı yavaşlatma ve tersine çevirme konusundaki sözlerini somut bir şekilde güçlendirmeleri gerekiyor. 

S360'ta ortak değer yaratmayı odağımıza alarak günümüzün en önemli sürdürülebilirlik problemleri üzerine stratejik öneriler geliştiriyor, böylece kârı amaçla birleştiriyoruz.

Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr

İlginizi çekebilecek diğer makaleler

3 Dakikalık Okuma
July 26, 2024

Veriler, geçtiğimiz 12 aylık dönemde sıcaklıkların sanayi öncesi dönem ortalamasının 1,5 derece üzerinde olduğunu gösteriyor

4 Dakikalık Okuma
July 26, 2024

Dünya Mülteciler Günü: Yenilikçi yaklaşımlar sürdürülebilir geçim kaynaklarının inşasına nasıl yardımcı olabilir?

2 Dakikalık Okuma
July 26, 2024

Kuşaklar arası liderlik iş dünyasını ve toplumu güçlendirebilir