Dünyanın en büyük global yatırım yönetim şirketlerinden Blackrock, iş yerinde uygulanan cinsel taciz ve ırk ayrımcılığı iddialarıyla gündemde.
BlackRock, ırkçılık ve cinsiyetçilikle dolu yatırım sektöründe kendini çeşitlilik ve kapsayıcılık girişimlerinin lideri olarak konumluyor. Ancak bazı çalışanlar şirkette yaşadıklarının bu vizyonla taban tabana zıt olduğunu iddia ediyor. Şirketin kredi ürün stratejisi grubunda analist olarak çalışan Arap asıllı Amerikalı Essma Bengabsia, yaklaşık bir yıldır çalıştığı BlackRock’tan ırkı, dini ve cinsiyeti nedeniyle tacize ve ayrımcılığa uğradığı için ayrıldı. Yaşadıklarını anlattığı “#MeToo at BlackRock” adlı yazısı ise büyük yankı getirdi ve diğer çalışanların bu açıklamalardan güç alıp yaşadıklarını anlatmasını sağladı.
İddialar üzerine Institutional Investor, dokuz aylık bir soruşturmanın parçası olarak Bengabsia da dahil olmak üzere şirketin eski ve mevcut 12 çalışanıyla BlackRock’taki deneyimleri hakkında konuştu. Bu konuşmalar iş ortamında sistematik ayrımcılığa ve tacize maruz kalan çalışanların yaşadıklarını ortaya çıkardı. Çalışanlar, ne tür pornografiyi tercih ettikleri gibi uygunsuz sorulara ve patronları tarafından taciz içerikli tekliflere maruz kaldıklarını anlattılar. Siyah ve Latin kökenli çalışanlar, işleri konusunda agresif ve isteksiz olarak etiketlendiklerini, beyaz iş arkadaşlarına göre daha kötü pozisyonlarda daha düşük maaşla çalışmak zorunda bırakıldıklarını söylediler. Bazıları kendilerine verilen kötü performans değerlendirmelerini de bu algılar ile ilgili olduğunu belirtiyor.
Şirketin sözcüsü ise bu iddialara yönelik olarak e-posta yoluyla "BlackRock çeşitliliği gözeten ve kapsayıcı bir kültür oluşturmaya çalışan bir firmadır. Anlatılan hikayelerin bazıları dehşet verici ve bu tür davranışlar BlackRock'ta asla yer almamalıdır." şeklinde bir açıklama yaptı.
BlackRock 2009'da, 15,2 milyar dolarlık bir maliyetle iShares'ı oluşturan San Francisco merkezli Barclays Global Investors'la (BGI) birleştikten sonra dünyanın en büyük yatırım yönetim şirketi oldu. BGI birleşmesi yoluyla şirkete katılan altı eski BlackRock çalışanı, satın almanın ardından iş ortamında BlackRock’ta eskiden beri var olan “kanka kültürünün” değişmeye başladığını belirtiyor. Her biri, ya sessiz kalmaları konusunda bir anlaşma imzaladıkları için ya da konuşmanın kariyerlerini nasıl etkileyeceği konusunda endişelendikleri için, isimsiz kalmak koşuluyla Institutional Investor’a konuştu.
Eski çalışanların aktardıklarına göre, yakında iShares'e liderlik edecek bir BlackRock yöneticisi olan Mark Wiedman, iki işletmenin birleşmesine yardım etmekle görevlendirildi. Devralma üzerinde çalışmak için San Francisco'ya uçtuğu ve birkaç BGI genel müdürleriyle akşam yemeği yediği bir sırada masadakilere yönelttiği uygunsuz sorularla çalışanları rahatsız etmişti. Kıdemli çalışanlarla tanıştığı bu yemekte onlara ne tarz iç çamaşırı tercih ettiklerini sormuş ve cevap vermek istemeyen bir kadın yöneticiye aynı soruyu defalarca yöneltmişti.
Bu ve benzeri yemeklere katılan diğer birçok çalışan da bu soruların ve genel ortamın rahatsız edici olduğu konusunda hemfikir. Wiedman’ın görevi sadece yeni çalışanlarla tanışmak değildi, aynı zamanda kimin işini elinde tutacağını kimin kaybedeceğini de belirleme yetkisine sahipti. Bu da çoğu çalışanın o rahatsız edici yemeklere neden gitmek zorunda hissettiğinin bir cevabı.
BlackRock’ta şu an uluslararası ve kurumsal stratejinin başında olan Wiedman, bu akşam yemekleri sorulduğunda bir e-postayla, "Meslektaşlarımdan herhangi birini rahatsız ettiysem çok üzgünüm," dedi. “Bu yorumlar, başarısız olan bir iletişim kurma çabasının sonucu. Kelimelerin önemli olduğunun farkındayım ve o zamandan beri söylediklerimin etkisi konusunda daha fazla farkındalığa sahip olmak için çalışıyorum. BlackRock'ta öğrenmek ve büyümek ve daha kapsayıcı bir kültüre katkıda bulunmaya devam etmek için işbirliği içinde çalışmaya kararlıyım." Wiedman, şimdilerde şirketin CEO’su Larry Fink’ten sonra görevi alacak potansiyel kişi olarak görülüyor.
Bir başka taciz olayı BlackRock'un BGI'yi tamamen devralmasından birkaç yıl sonra, Kasım 2015’te yaşanıyor. BlackRock’ta işe başlayan siyah bir kadın iş arkadaşlarıyla birlikte bulunduğu bir parti esnasında patronunun sözlü tacizine maruz kaldığını aktarıyor. Patronunun kendisi ve bir başka meslektaşının bedenleri hakkında yorum yapmaya başladığını anlatıyor: “Bir kadın olarak, erkeklerden gelen kötü davranışa bir noktaya kadar alıştım ve bu konuda çok fazla tepki vermiyorum fakat sınırı aştıklarında da durmaları gerekiyor.” Gecenin sonunda aynı kişinin kendisini ısrarla eve bırakmaya ve yukarı çıkmaya çalıştığını anlatıyor. İlerleyen günlerde aynı kişiden ısrarlı mesajlar alınca durumu insan kaynaklarına açmaya karar veriyor. Patronun bu davranışları hakkında bir soruşturma başlatılsa da aynı görevde kalmasına ve aynı ekibi yönetmesine karar verildi ve soruşturma hiçbir zaman çözümlenmedi.
Sosyal medyada #metoo (ben de) hareketinin ortaya çıkması ve hızla büyümesiyle cesaretini toplayan mağdurlar öne çıkıp kongre üyelerinden medya şirketi liderlerine kadar farklı alanlardaki bilindik isimlerden işyerinde cinsel tacize uğradıklarını anlatmaya başladı.
The New York Times tarafından yayınlanan açıklamaya göre, Ekim 2017'den Ekim 2018'e kadar alenen suçlanan 201 erkekten sadece üçünün finans alanında çalıştığını ortaya koydu. Wall Street’in bu büyük dalgadan nasıl kaçabildiği ilerleyen yıllarda merak konusu oldu. Bazıları köşe yazarı Susan Antilla’nın, Smith Barney ve diğer komisyoncularda gerçekleşen cinsel tacizi detaylandıran Tales From the Boom-Boom Room: Women vs. Wall Street isimli kitabıyla bu hesaplaşmanın daha önce yapıldığını düşünüyordu. Bazıları ise finans alanındaki insanların gizlilik kültürü nedeniyle sessiz kaldığını düşünüyordu.
BlackRock çalışanları şirkette yaşadıklarıyla firmanın dışa yansıttığı görüntüsü arasında büyük bir uyumsuzluk olduğunu düşünüyor. Bu uyumsuzluk duygusu BlackRock’ın George Floyd'un ölümüne, Central Park'taki Amy Cooper olayına ve Black Lives Matter hareketinin büyük bir tepki haline gelmesine ilişkin yaptığı paylaşımlarla daha da arttı.
Bengabsia'nın Medium'daki gönderisinin yayınlanmasının ve firma aleyhine açılan ayrı bir davanın ardından, BlackRock'un insan kaynakları başkanı, firmanın bu son davalarda ayrımcılık veya taciz kanıtı bulamadığını fakat bireylerin firmanın ilkelerine uymadığı durumlarda sorunlar olabildiğini söyledi.
BlackRock CEO’su Larry Fink, Mayıs ve Haziran aylarında çalışanlara gönderdiği, çalışanların işe alımını ve yönetimini daha kapsayıcı hale getirme, şirketi ırksal eşitliği ve sosyal adaleti savunmak için kullanma ve bu amaçlar için para bağışlama planlarını açıklayan iki mektup yayınladı. 2021 yılında CEO'lara yazdığı yıllık mektubunda ırk ve çeşitlilik konularını da ele aldı. Mektupta "Sürdürülebilirlik raporlarının, işe alım stratejilerinde çeşitliliği, eşitliği ve kapsayıcılığı gözetecek iyileştirmelerin yansıtılması gerekiyor" diye belirtirken, "BlackRock’ta biz de bu standarda göre hareket ediyoruz." diye de ekledi.
Oysaki şirketin siyah çalışanları bu standartlara uyulmadığını belirtiyorlar. Beyaz iş arkadaşlarına göre daha az mentorluk aldıklarını, çalışmalarında "isteksiz" olarak adlandırıldıklarını ve kötü takım oyuncuları olduklarının söylendiğini ve yöneticilerinden olumlu geri bildirimlere rağmen kötü performans değerlendirmeleri aldıklarını bildiriyorlar.
Black Lives Matter protestolarının ortasında, bir önceki yaz BlackRock'a finansal piyasalar danışman analisti olarak katılan Mugi Nguyai, beyaz ayrıcalığı üzerine bir panel oluşturmak için meslektaşlarıyla birlikte çalışmaya başladı. Bütün konuşmacılar hazırken ve 300’e yakın katılımcı bekleniyorken panele iki gün kala Nguyai’nin patronu orada olamayacağı için etkinliği iptal etti. Takip eden haftalarda Nguyai, etkinliği takvime geri getirmeye çalışınca “ekip kültürüne uymayan, saldırgan, yıkıcı” olarak etiketlenmeye başladığını anlattı. Nguyai firmadan ayrılırken istifa mektubunda, BlackRock'un şimdiye kadar çalıştığı "en ırkçı yer" olduğunu yazdığını söylüyor.
Bu olaydan aylar sonra BlackRock'ta 2014'ten 2020'ye kadar çalışan siyah bir kadın olan Brittanie McGee, kendisine karşı ayrımcılık yapıldığını ve düşük ücret aldığını iddia ederek firmaya dava açtı. Dava üzerine BlackRock’un eski çalışan ilişkileri başkanı Tara Williams BlackRock’un CEO'su Fink dahil olmak üzere bu firmadaki çoğu yöneticinin çeşitlilik ve katılım konusunda başarısız olduğunu söyledi. Williams ayrıca BlackRock’un çeşitlilikteki başarısızlığını "acınası" olarak nitelendirdi ve sorunun insan kaynaklarına bulaşacak kadar sistematik olduğunu kabul etti.
Şirketin ayrımcılığından derinlemesine etkilenen iki çalışan Nguyai ve Bengabsia, BlackRock'a açık bir mektup yayınlayarak firmayı “az temsil edilen grupların karşılaşmaya devam ettiği sistematik ayrımcılığı” ele almaya çağırdı. Mektubun yayınlanmasının üzerine BlackRock'un küresel İnsan Kaynakları Başkanı Manish Mehta, yanıt olarak çalışanlara gönderdiği notta suçlamaların bir kısmını kabul eder gibiydi. Mehta bazı çalışanların arzu ettikleri BlackRock kültürünün yaşayamamış olabileceklerini söylerken yöneticilerinin konuyla ilgili eğitimlerinin genişleteceğini ve çalışan ilişkileri departmanı içinde ayrı bir ekip oluşturulacağını belirtti.
Şirket, 2021 yılı çeşitlilik ve katılım politikaları için şirket içindeki pozisyonlarda az temsil edilen grupların sayısının arttırılması, yönetici pozisyonlarında çeşitliğe gitmek gibi hedefler belirledi.
Şirket politikaları açısından her ne kadar doğru adımlar atılsa da çeşitliliğin sağlanmasında herkesin oynayacağı bir rol var. Bu roller bütün paydaşlar tarafından benimsenmedikçe ve takibi yapılmadıkça şirketler için kapsayıcılık ve çeşitlilik boş bir vaat olmaktan öteye gidemiyor. Finans sektörü de varlık yönetimindeki en önemli firmanın verdiği sözleri yerine getirip getirmeyeceğini görmek için bekliyor.
Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr