Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 21 Eylül'de New York'ta düzenlenen BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Paris İklim Anlaşması'nı onaylayarak anlaşmaya taraf olacağını duyurdu. Son gelişmeler doğrultusunda bu yazımızda, bugüne kadar Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması ile ilgili yolculuğunu ve anlaşmaya taraf olmanın Türkiye’ye getireceği yükümlülükleri inceledik.
Paris İklim Anlaşması neden onaylanmamıştı?
2015 yılının Aralık ayında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (BMİDÇS) Paris’te yapılan 21. Taraflar Toplantısı’nda Paris İklim Anlaşması kabul edildi ve 2016 yılında New York’ta düzenlenen Yüksek Düzeyli İmza Töreni’nde aralarında Türkiye’nin de olduğu 176 ülke anlaşmaya taraf oldu. 4 Kasım 2016'da yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması, küresel sıcaklık artışını 2100 yılının sonuna kadar 1,5 °C üstü ile sınırlamayı hedefliyor. Ülkeleri gelişmişlik düzeylerine göre dörde ayıran anlaşmayı Türkiye’nin imzalayıp ancak mecliste onaylanmamasındaki önemli etkenlerden biri Türkiye’nin konferansta gelişmiş ülke olarak konumlandırılmış olmasıydı. Anlaşmada gelişmiş ülkelere verilen sorumluluklar Türkiye’ye de verilerek, Türkiye ayrıca anlaşmada belirtilen 2020’den itibaren gelişmekte olan ve ada ülkelerinin iklim değişikliğine uyum ve adaptasyonuna ilişkin finans yardımı taahhüdünde bulunan 100 milyar dolar hacmindeki Yeşil İklim Fonu (GCF)’ndan faydalanamayacak ülkelerden biri olarak yer almıştı. Sanayi devrimi sonrası gelişme seviyelerine bakıldığında ülkeler nezdinde bu durumun adil olmadığını savunan Türkiye anlaşmayı onaylamamıştı.
2019 yılında New York'ta gerçekleşen BM İklim Eylemi Zirvesi'nde anlaşmayı Rusya’nın da onaylamasıyla birlikte Türkiye anlaşmayı onaylamayan tek G20 ülkesi olarak kalmıştı. Geçtiğimiz yıl Eylül ayında gerçekleşen Birleşmiş Miletler İklim Eylemi Zirvesi sırasında Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar’ın yaptığı açıklamada Türkiye’nin GCF’den ya da gelişmemiş ve ada devletlerine yapılacak olan yardımlardan bir pay beklenmediğini, ancak emisyon azaltımı ve yenilenebilir enerji için Türkiye’nin gerekli kredileri de alabilmesi gerektiği belirtilmişti.
2021 Ağustos ayı itibarıyla BMİDÇS'e taraf 197 ülkenin imzası bulunan anlaşmayı altı ülke (Eritre, Irak, İran, Libya, Yemen ve Türkiye) onaylamamış veya taraf olmamıştır. (Türkiye anlaşmaya imzacı olarak taraf olmuş ancak anlaşmayı mecliste onaylamaması ile taraflık durumu düşmüştür)
Türkiye’yi bundan sonraki süreçte neler bekliyor?
Avrupa Yeşil Mutabakatı çağrısı ile Avrupa Birliği’nin 2030 yılına kadar emisyonlarını %55 azaltma ve 2050 karbon nötr hedefi; Çin’in 2060 karbon nötr hedefi; Japonya, Güney Kore, Güney Afrika ve Kanada’nın sıfır emisyon planları, Paris Anlaşması’na geri dönen ABD’nin 2050 yılında karbon nötr hedefi gibi küresel gelişmeler yeni bir karbonsuz düzen oluştuğunu gösterirken, bu düzende Türkiye’nin dışarıda kalmaması üzerine halihazırdaki Türkiye’nin mevcut İklim Değişikliği Eylem Planı (2011-2023) , 2030 yılı itibariyle gerçekleşmesi öngörülen %21 emisyon azaltım hedefli “Niyet Edilen Ulusal Katkı” (INDC) beyanı ve Temmuz ayında açıkladığı Yeşil Mutabakat Eylem Planı eksik bir çerçeve sunduğundan ötürü yetersiz bulunuyor. 2030’a kadar sanayi politikaları ve ekonomik hedefleri ile emisyonlarını iki katına çıkarmayı planlayan Türkiye’nin, 2050 için halihazırda bir karbonsuzlaşma hedefi bulunmuyor.
İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Dr. Baran Bozoğlu da Türkiye'nin sera gazı salımının %72'sinin sanayi ve enerji sektöründen kaynaklı olduğunu belirterek, anlaşmanın Mecliste onaylanmasından sonra sanayide enerjide dönüşüme gidilmesi gerektiğini belirtiyor. Bozoğlu, taahhüdün yerine getirilmesi için gerekli olan yenilenebilir enerjiye yönelik dönüşümün, AB Yeşil Mutabakat çerçevesinde zaten yapılmak istendiğinin altını çizerek, AB Yeşil Mutabakatı’nın Paris İklim Anlaşması'na dayandırılarak hazırlandığını ifade ediyor.
Türkiye’nin Paris Anlaşması’na geri gelmesiyle birlikte “Niyet Edilen Ulusal Katkı” (INDC) beyanında yer verilen 2030 yılı itibarıyla %21’e varan azaltım hedefi için ciddi bir çalışma yapması ve uzun dönemli sera gazı azaltım stratejisini açıklaması gerekiyor. Bu stratejide Türkiye için ağırlıklı olarak sanayideki yeşil dönüşümün ve enerji sektöründeki karbonsuzlaşmanın öne çıkacağı tahmin ediliyor. Bu stratejiye paralel olarak sektörel karbonsuzlaşma yaklaşımları belirlendikten sonra sektörel ve şirketlere çeşitli katkı payları belirlenmesi ile birlikte şirketlerin kendi karbonsuzlaşma stratejilerini belirlemesi gerekecektir.
Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr