Anasayfa

Fazla, iyi bir dünya için çıktığı yolculukta B Corp oldu!

Ekosistemlerinde öncü olan B Corp Türkiye topluluğuna yakın zamanda atık yönetimi konusunda ilham verici operasyonları ile Fazla da katıldı. B Corp topluluğuna katılmayı bir gurur ve çevre için daha güçlü sorumlukların başlangıcı olarak nitelendiren Fazla’nın heyecan veren hikayesini ve B Corp olma yolculuğunu Fazla’nın kurucu ortağı ve CEO’su Olcay Silahlı ile yaptığımız röportajla sizlere taşıdık. İyi okumalar!

9 Dakikalık Okuma
|
S360 Güncel
Sürdürülebilirlik için İnovasyon
Etki Ekonomisi ve Toplumsal Yatırım

Dünya genelinde 80’den fazla ülkede 6.000’in üzerinde şirketin parçası olduğu B Corp hareketi, daha kapsayıcı, adil ve sürdürülebilir bir dünya için çalışan şirketleri bünyesine katıyor. Kâr ve amaç arasında bir denge kurmayı hedefleyen şirketler toplumu ve çevreyi merkeze alan etki alanlarına dair detaylı bir değerlendirme sürecinden geçerek, gerekli kriterleri karşılamaları durumunda B Corp olmaya hak kazanıyor. Ekosistemlerinde öncü olan B Corp Türkiye topluluğuna yakın zamanda atık yönetimi konusunda ilham verici operasyonları ile Fazla da katıldı.

B Corp topluluğuna katılmayı bir gurur ve çevre için daha güçlü sorumlulukların başlangıcı olarak nitelendiren Fazla’nın heyecan veren hikayesini ve B Corp olma yolculuğunu Fazla’nın kurucu ortağı ve CEO’su Olcay Silahlı ile yaptığımız röportajla sizlere taşıdık. İyi okumalar!

Fazla'dan ve kuruluş hikayenizden kısaca bahsedebilir misiniz? Fazla'nın amacı nedir ve bu amaca yönelik hangi faaliyetleri gerçekleştiriyorsunuz?

Fazla Gıda’yı sürdürülebilir bir iş modeli geliştirirken dünya adına etki odaklı işler yapmanın mümkün olduğunu gösterme ve bu anlamda gençlere örnek olma misyonuyla 2016 yılında Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı (SKA) pusula edinen iki kurucu ortak Olcay Silahlı ve Arda Eren olarak kurduk. Bu doğrultuda tedarik zinciri boyunca gıda israfını ve israf kaynaklı karbon salımını önlemek için çözümler geliştirmeye başladık. Sosyal etkiyi işin kalbine koyarak ilk gıda kurtarma operasyonlarımızı 2017 yılında bağış ile gerçekleştirdik. Türkiye’deki bağış potansiyelinin farkındalığı ile çıktığımız yolda aslında bir dönüşümü tetikledik.

Gıda Kazanımı Hiyerarşisi doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz çalışmalara bağış operasyonlarımız ile başlarken bağışa uygun olmayan gıdaların fayda odağıyla değerlendirilmesi için Hayvan Yemi ve Biyogaz servislerimizi de hızla hayata geçirdik. Bir yandan etkimizi ve uzmanlığımızı geliştirirken bir yandan da hiyerarşinin ilk adımı olan kaynağında azaltım hedefi için ihtiyaç duyulan çözümleri veri bazlı analizlerimizle belirledik. Sürdürülebilirliğin bir Ar-Ge süreci olduğunun bilinciyle 2020 yılında 3 yeni servisimizi hayata geçirdik: Nesnelerin İnterneti (IoT) çözümü olarak profesyonel mutfaklarda atık takibi ile atık oluşumunun önlenmesini sağlayan Akıllı Tartı Sistemi; işletmeler ile bireysel tüketicileri gıda kurtarma hareketinde bir araya getiren İşletmeden Tüketiciye (B2C) iş modelimiz Fazla Uygulaması; ve israf olma riski taşıyan yüksek montanlı ürünlerin kullanıma kazandırılmasını sağlayan ticari online alışveriş platformumuz Fazla Market.

Gördüğümüz küresel problemler karşısında her daim sergilediğimiz proaktif yaklaşım ve “Çıtayı daima yükseltiriz.” inancımız ile gıda sürdürülebilirliğini ve döngüselliğini sağlamak adına kazandığımız uzmanlığı 2022 yılında farklı atık kollarına taşıdık. Yeniden markalaşmamız ile Fazla olarak yola devam ederken gıdadan ambalaja, tekstilden kimyasala tüm fazla ürünleri döngüsel ekonomiye kazandırmak için çalışıyoruz.

Türkiye'deki hane ve kurumların mevcut kaynak tüketimi ve atık yönetimi yaklaşımları göz önüne alındığında, sizce bu konuda geliştirilmesi gereken yönler ve atılması gereken adımlar nelerdir? Fazla bu konulara nasıl çözümler sunuyor?

Geliştirilmesi gereken ilk yönün farkındalık olduğuna inanıyoruz. İklim krizi bugün dünyanın dört bir yanında her kesimden insanı etkiliyor, fakat birçoğumuz hala bu gerçekliği kabul etmiyoruz ya da bu küresel krize karşı alabileceğimiz aksiyonların bilincinde değiliz. Gözümüzü bu gerçekliğe açtıktan sonra “Bunu değiştirmek için ne yapabilirim?” sorusuna cevap arama adımı geliyor. Edindiğimiz farkındalık ile kişisel hayatlarımızda yapacağımız değişikliklerin ötesinde şirketlerin mevcut hedeflerini ve iş yapış şekillerini gözden geçirmesi gerekiyor. Bugün ihtiyaç duyduğumuz şirket kültürü sürdürülebilirliği hedeflerine entegre eden ve bu hedefleri doğru kontrol mekanizmalarıyla takip eden kurumlarda mevcut. Tüm bunlara ek olarak gerçekleştirilecek regülasyonlar ile bu aksiyon değişikliklerinin kolaylaştırılması ve teşvik edilmesi de oldukça önemli.

Tüm bu düzenlemeler ve değişikliklerin gerçekleştirilmesindeki kilit nokta ise teknoloji. Sürdürülebilirlik konuşurken teknolojiden bahsetmemek gerçekçi bir yaklaşım olmamakla birlikte beklenen verimin alınması önündeki en büyük engellerden biri.

İklim krizini önlemek ve dünyamızı kurtarmak istiyorsak öncelikle elimizdeki potansiyel kaynağı görmemiz gerektiğini düşünüyoruz ve bu sebeple döngüsel ekonominin gereklilikleri doğrultusunda hareket ediyoruz. Atık oluşumunu kaynağında önlemek için çözümler geliştirmeye devam ederken var olan atıkların farklı süreçlerde ham madde olarak kullanılmasını sağlayarak kaynak kullanımını azaltıyoruz. Buna ek olarak çalıştığımız kurumlar ile düzenlediğimiz farkındalık ve danışmanlık programları ve kardeş kuruluşumuz Gıda Kurtarma Derneği ile Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleştirdiğimiz savunuculuk faaliyetleri ile kaynak kullanımı konusunda daha akılcı ve sürdürülebilir yöntemlerin adaptasyonu için farkındalığı artırmaya çalışıyoruz.

Dünya çapında UNDP tarafından desteklenen ilk Türk girişimisiniz. Gelişim sürecinizi de düşündüğünüzde bu alanda çalışmak isteyen bireyler ve girişimlere tavsiyeniz neler olur?

Bu yolculuğa çıkarken SKA’ları derinlemesine inceledik, her birinin ülkemizde yaratabileceği etkiyi değerlendirdik. Çalışmalarımız sonucu başta SKA 12.3: Tedarik zinciri boyunca 2030’a kadar perakende ve tüketici düzeylerinde kişi başına düşen küresel gıda atığının yarıya indirilmesi ve hasat sonrası kayıplar dahil üretimdeki ve tedarik zincirlerindeki gıda kayıplarının azaltılması amacı olmak üzere 5 temel maddeyi pusula edindik. Bu maddeler SKA 2: Açlığa Son, SKA 11: Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar, SKA 12: Sorumlu Üretim ve Tüketim, SKA 13: İklim Eylemi ve SKA 17: Amaçlar için Ortaklıklar.

Bu amaç seti o dönem bizler için adeta kutup yıldızı gibiydi; öncelikli problemlerin belirlenmesi ve izlenebilecek yol haritasının çıkarılması konusunda bizler için yolu önemli ölçüde açtı. Bu sebeple bu alanda çalışmak isteyen bireylerin hem yakın geçmişte hem de günümüzde bilimsel temellere dayanan bu ve benzeri kaynakları doğru şekilde değerlendirmesini tavsiye ederim. Bu kaynaklar aracılığıyla kazanacakları ivme ile geleceği şekillendirme çalışmalarına çok daha yetkin şekilde başlayacaklarına inanıyorum.

Bunlara ek olarak içinde bulunduğumuz değişim çağını doğru şekilde yönetebilmek ve geleceğe dair yerinde varsayımlarda bulunarak kurumu beklenene hazırlamak bugün herhangi bir şirketin ayakta kalması için çok temel bir kas haline geldi. Çok güçlü olmak ya da uzun saatler çalışıyor olmaktan ziyade bugünün ihtiyaçlarını doğru okuyor ve cevaplıyor olmanın ve hatta geleceğin ihtiyaçlarını yönetebilen biri hale gelmenin başarılı bir iş kurmada önemli anahtarlardan biri olduğunu düşünüyorum.

B Corp olma sürecine girmenizdeki motivasyonunuz neydi? B Corp yolculuğu size neler kazandırdı?

Kuruluş zamanlarımızda küreselde bu alanda çalışan iyi örnekleri belirler, işleyişlerini ve yapılarını anlamak adına bu örnekleri yerlerinde incelerdik; bu sebeple dünyanın dört bir yanına seyahatlerde bulunurduk. Arda ile yaptığımız bu seyahatlerde “Türkiye’de etki odağıyla çalışan bir kurum mu var?” şeklinde şaşkınlık dolu soruları çok duyuyorduk. O zamanlar Türkiye’de etki girişimciliği kavramı çok konuşulmuyor, küresel platformlarda ülkemizi temsil edecek deneyimde iyi örnekler bulunmuyordu. B Corp, daha o zamanlardan duyduğumuz ve Türkiye’de bir örneğini nasıl yaparız diye sorguladığımız bir yapıydı. Dünya adına etki odaklı çalışırken hem ticari gelir elde eden hem de bir dernek gibi hibelerden faydalanabilen bir kuruluş olmayı hedefliyorduk. Yaptığımız araştırmalar sonucu Türkiye’de resmi olarak bunun mümkün olmadığını görünce kâr amacı güden bir kuruluş olarak yola çıktık. Fakat bu süreçte öğrendiklerimiz ile neler yapabileceğimizi her daim düşünüyorduk. İncelediğimiz iyi örnekler arasında gelir elde eden kurumlar ile sivil toplum kuruluşlarının kol kola çalıştığı birçok yapı da mevcuttu. Bu süreçteki öğrenimlerimiz ile aslında kuruluşumuzdan kısa süre sonra Gıda Kurtarma Derneği’nin de kurulmasına öncü olduk. Özetle bu sürece girmemizdeki motivasyon bugün yaptığımız işlerdeki motivasyonumuz ve vizyonumuzla aynı.

B Corp yolculuğunun bize kazandırdıklarına gelecek olursak, aslında biz yola dünyanın iyiliğini dert edinen ve bunu değiştirmek için sorumluluk almaktan çekinmeyen bir ekip olarak çıktık. Etki bizim ana odağımız. Bugün birçok kurum belli standartlara uymak ve benzer sertifikasyonlara sahip olmak için mevcut iş modellerinin yanına etki odaklı projeler eklerken etki bizim için bir iletişim aracı değil, işimizin kendisi. Bu sebeple B Corp topluluğunda yer almaktan bağımsız olarak etki yaratma odağıyla iş modellerimizi ve servislerimizi geliştiriyor, paydaşlarımızla çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Bu yaklaşımımız doğrultusunda B Corp sertifikasyonu almadan önce Türkiye’de güçlü bir etki yarattık: geliştirdiğimiz çözümler ve iş birliklerimiz aracılığıyla 58.000 tondan fazla gıdayı kurtararak 83.000 tondan fazla karbon salımının önüne geçtik. Gıda Kurtarma Derneği ile omuz omuza çalışarak gerçekleştirdiğimiz bağış operasyonları ile her ay Türkiye’nin dört bir yanında 1.25 milyondan fazla ihtiyaç sahibine ulaşıyoruz.

B Corp Topluluğu etki odaklı bakış açılarıyla ve iş modelleriyle farklılaşan şirketlerden oluşuyor. Sizce etki odaklı bir iş modeline sahip olmak size neler katıyor ve sizi nasıl farklılaştırıyor?

Etki odaklı bir iş modeline sahip olmanın bizi nasıl farklılaştırdığı en iyi ifade edebileceğim parametre ekibin çalışırken sahip olduğu motivasyon diyebilirim. Bugün başardığımız işler direkt olarak ve gözle görülebilir şekilde toplamda 3 ana kolda etki yaratmamıza olanak tanıyor: çevresel, sosyal ve finansal. Bu etkiyi bire bir deneyimliyor olmak, daha da ötesinde tetikliyor olmak tarifi çok da kolay olmayan bir kültürü oluşturuyor içerde. Düşünün, hepimizin en değerli hazinesi sahip olduğu zaman; birçok şeyi bugün takas edebilirsiniz ve bu alışverişlerden kârlı çıktığınızı da düşünebilirsiniz. Fakat söz konusu zaman olduğunda ve düz bir hesap ile 24 saatlik bir günün ortalama 10 saatini yaptığınız iş için verdiğinizde karşılığında gerçekten değerli bir şeyler almayı beklemelisiniz. İşte etki odaklı çalışıyor olmak her gün yeniden ve yeniden yaptığınız bu alışverişlerden mutlu ve iyi hissederek ayrılmanıza ve bir sonraki gün kaldığınız yerden devam etmenize ve tam da bu sebeple öncü kurumlar arasında yer almanıza sebep oluyor.

Bugün, 6.000’den fazla şirketin içinde bulunduğu B Corp Topluluğu aynı zamanda birbirine farklı konularda destek olan ve bilgi paylaşımı yapan güçlü bir komünite de oluşturuyor. Bu anlayışla, S360 olarak da B Corp olma yolculuğunda Fazla’ya destek olma fırsatımız olmuştu. B Corp komünitesinin bir parçası olmak ve “dünya için en iyi” olmak isteyen diğer şirketlerle birlikte çalışmak size neler hissettiriyor?

Öncelikle o dönem bizlere yol arkadaşlığı ettiğiniz ve destek olduğunuz için çok teşekkür ederiz. 😊

Fazla Gıda’yı kurarken sahiplendiğimiz asıl sorumluluk tek başına etki yaratmak değil, etki yaratırken gençlere bu anlamda örnek olmaktı. Bugün geldiğimiz noktada aynı sorumluluğu omuzlarımızda taşıyarak yola devam ediyoruz. Bizler sadece atık yönetimi sektörüne öncülük etmiyor, bugün ihtiyaç duyduğumuz dönüşümü tetiklemek için çalışıyoruz. Yaptığımız çalışmalar ile başta gıda endüstrisi olmak üzere birbirinden farklı alanlarda paydaşlarımız için sürdürülebilirliği iş modellerine entegre ediyor olmak ve birlikte fazlayı faydaya dönüştürmek bizler için çok anlamlı. Bu çerçeveden baktığımızda bu ekosistem içinde Türkiye’deki en yüksek çevre puanı ile yer almak da oldukça gurur verici.

Yeni bir seviyeye adım attığımız bu dönemde, B Corp’u arkamıza alarak ve değerli komünitesine yanımızda yer vererek yolculuğumuza her zamankinden güçlü devam edeceğimizi ve etki odaklı çalışıyor olmanın önemini çok daha sık tekrar edeceğimizi söyleyebilirim.

Sizce B Corp olmak iş süreçlerinize uzun vadede neler kazandıracak?

Bizim işimizin merkezinde etki var; söz konusu dünyamızın iyiliği olduğunda sahip olduğumuz tüm yetkinlikleri etki yaratmak için ortaya koymaktan geri durmayan kocaman bir ekibiz. Bu sebeple aslında B Corp bizim için kazanılması gereken bir sertifikasyondan ziyade yaptığımız işin doğası gereği bugün ulaştığımız bir sonuç diyebiliriz. Bununla birlikte küresel anlamda en kapsamlı ve prestijli sertifikasyonlardan biri olması sebebiyle B Corp olmamızın hem Fazla’nın hem de ülkemizin küresel ölçekte çok daha güçlü durmasına yardımcı olacağı yadsınamaz. Kaçınılmaz bir süreç de var ki “Ne yaparsak en iyi biz yaparız.” motivasyonu ile hareket ederken ilk değerlendirmede elde ettiğimiz puanların üzerine çıkmak, yeni hedefler belirleyerek dünkü bize meydan okumak uzun vadede sağladığımız etkinin daha yüksek çarpanlar ile büyümesine sebep olacaktır.

S360'ta ortak değer yaratmayı odağımıza alarak günümüzün en önemli sürdürülebilirlik problemleri üzerine stratejik öneriler geliştiriyor, böylece kârı amaçla birleştiriyoruz.

Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr

İlginizi çekebilecek diğer makaleler

5 Dakikalık Okuma
October 11, 2024

Avrupa yeşil hidrojen vizyonunu nasıl daha güçlü bir şekilde hayata geçirebilir?

10 Dakikalık Okuma
September 13, 2024

Bankalar net sıfır için söz verdikleri ölçüde yol kat edemedi

3 Dakikalık Okuma
July 26, 2024

Veriler, geçtiğimiz 12 aylık dönemde sıcaklıkların sanayi öncesi dönem ortalamasının 1,5 derece üzerinde olduğunu gösteriyor